Giriş: Ar-Ge'nin Dönüştürücü Gücü
Günümüzün hızla değişen küresel dinamiklerinde, ülkelerin ve şirketlerin rekabetçiliklerini sürdürebilmeleri, ancak sürekli inovasyon ve Ar-Ge (Araştırma ve Geliştirme) faaliyetlerine yatırım yapmalarıyla mümkündür. "Ar-Ge ile Dönüşüm Başlıyor" mottosu, sadece bir slogandan öte, modern ekonomilerin ve toplumların geleceğini şekillendirecek temel bir paradigma değişimini ifade etmektedir. Ar-Ge, mevcut teknolojileri geliştirmek, yeni ürünler ve hizmetler ortaya koymak, üretim süreçlerini optimize etmek ve iş modellerini dönüştürmek için bilimsel ve teknolojik bilginin sistematik bir şekilde uygulanmasıdır. Bu süreç, dijitalleşme, yapay zeka, nesnelerin interneti, büyük veri ve ileri imalat teknolojileri gibi alanlarda kaydedilen ilerlemelerle birlikte, her zamankinden daha kritik bir hale gelmiştir. Bir ülkenin Ar-Ge'ye yaptığı yatırım miktarı, o ülkenin ekonomik potansiyelini, teknolojik bağımsızlığını ve uluslararası arenadaki konumunu doğrudan etkiler. Ar-Ge faaliyetleri sayesinde, katma değeri yüksek ürünler üretilir, ihracat kapasitesi artırılır, istihdam yaratılır ve genel refah seviyesi yükseltilir. Bu nedenle, Ar-Ge sadece bir gider kalemi olarak değil, geleceğe yönelik stratejik bir yatırım olarak görülmelidir. Ar-Ge, yalnızca büyük ölçekli sanayi kuruluşları veya teknoloji devleri için değil, aynı zamanda KOBİ'ler ve girişimciler için de büyüme ve sürdürülebilirlik sağlamanın anahtarıdır. Toplumsal fayda odaklı Ar-Ge çalışmaları ise, sağlık, eğitim ve çevre gibi alanlarda yaşamsal sorunlara yenilikçi çözümler sunarak genel yaşam kalitesinin artırılmasına doğrudan katkıda bulunur.
Dijital Dönüşümde Ar-Ge'nin Rolü
Dijital dönüşüm, işletmelerin ve kamu kurumlarının iş yapış şekillerini, müşteri ilişkilerini ve operasyonel süreçlerini dijital teknolojileri kullanarak baştan aşağı yeniden yapılandırmasıdır. Bu dönüşümün en önemli itici gücü Ar-Ge'dir. Yapay zeka (AI), makine öğrenimi, büyük veri analitiği, bulut bilişim, blockchain ve siber güvenlik gibi teknolojiler, Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkmış ve şimdi dijital dönüşümün temel taşlarını oluşturmaktadır. Örneğin, bir üretim tesisinin sensörlerle donatılması, toplanan verilerin yapay zeka algoritmalarıyla analiz edilerek üretim verimliliğinin artırılması, kestirimci bakımın sağlanması veya hata oranlarının düşürülmesi Ar-Ge'ye dayalı dijitalleşme örnekleridir. Perakendeden sağlığa, finanstan eğitime kadar her sektörde, Ar-Ge yatırımları yeni dijital ürünlerin, platformların ve hizmetlerin geliştirilmesine olanak tanımaktadır. Bu sayede, müşteri deneyimleri kişiselleştirilmekte, operasyonel maliyetler düşürülmekte ve pazara sunma süreleri kısalmaktadır. Özellikle siber güvenlik alanındaki Ar-Ge faaliyetleri, dijital altyapıların korunması ve veri güvenliğinin sağlanması açısından hayati önem taşımaktadır. Dijital dönüşümle birlikte ortaya çıkan yeni iş modelleri ve ekosistemler de tamamen Ar-Ge temelli inovasyonların bir sonucudur. Dijital ikizler, artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik gibi teknolojiler, Ar-Ge ile geliştirilerek eğitimden tasarıma, bakımdan satışa kadar birçok alanda devrim yaratmaktadır. Bu teknolojiler sayesinde, gerçek dünya sistemleri simüle edilebilir, karmaşık veriler görselleştirilebilir ve çalışanlar için daha güvenli, verimli çalışma ortamları yaratılabilir.
Endüstriyel Dönüşüm ve Sanayi 4.0
Sanayi 4.0 veya Dördüncü Sanayi Devrimi, üretimde akıllı otomasyon, robotik, 3D baskı, sanal gerçeklik, dijital ikizler ve nesnelerin interneti gibi teknolojilerin entegrasyonunu ifade eder. Bu devrim, Ar-Ge'nin en somut uygulama alanlarından biridir. Akıllı fabrikalar, kendi kendine öğrenen makineler, merkezi olmayan üretim sistemleri ve otonom robotlar, yoğun Ar-Ge çalışmaları sonucu gerçeğe dönüşmüştür. Geleneksel üretim yöntemlerinden, esnek, özelleştirilmiş ve yüksek verimli üretime geçiş, Ar-Ge'nin öncülüğünde gerçekleşmektedir. Malzeme bilimi alanındaki Ar-Ge, daha hafif, daha dayanıklı, daha işlevsel ve daha sürdürülebilir yeni malzemelerin geliştirilmesini sağlamaktadır. Enerji verimliliği, atık yönetimi, döngüsel ekonomi prensipleri ve karbon ayak izinin azaltılması gibi çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada da Ar-Ge kilit bir role sahiptir.
Ar-Ge'nin Ekonomik ve Sosyal Etkileri
Ar-Ge yatırımlarının ekonomik getirileri oldukça fazladır. Yeni ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi, şirketlerin pazar paylarını artırmasına, yeni pazarlara girmesine ve genel olarak karlılıklarını yükseltmesine yardımcı olur. Bu durum, ülke ekonomisine katma değer olarak geri döner. Ayrıca, Ar-Ge faaliyetleri nitelikli iş gücüne olan talebi artırır, böylece işsizlik oranlarının düşmesine ve istihdamın kalitesinin yükselmesine katkıda bulunur. Bilim insanları, mühendisler, araştırmacılar, teknik elemanlar, veri bilimcileri ve AI uzmanları için yeni kariyer fırsatları yaratır. Küresel rekabet gücü açısından, Ar-Ge; bir ülkenin ihracatını çeşitlendirmesi, dış ticaret fazlası vermesi ve uluslararası pazarlarda daha güçlü bir konuma gelmesi için vazgeçilmezdir. Sosyal açıdan bakıldığında, Ar-Ge sağlık, eğitim, ulaşım, çevre, enerji ve gıda gibi alanlarda yaşam kalitesini artıran çözümler sunar. Örneğin, yeni ilaçların, tıbbi cihazların, çevre dostu enerji kaynaklarının veya akıllı tarım teknolojilerinin geliştirilmesi doğrudan Ar-Ge'nin bir sonucudur. Toplumun sorunlarına çözüm üreten, daha yaşanabilir, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir dünya inşa etme hedefi de Ar-Ge'nin temel motivasyonlarından biridir. Bu dönüşümün sürdürülebilir olması için üniversite-sanayi işbirliğinin güçlendirilmesi, Ar-Ge merkezlerinin ve teknoparkların sayısının artırılması, gençlerin bilim ve teknolojiye yönlendirilmesi, özellikle STEM alanlarında yetenek havuzunun genişletilmesi gibi adımlar büyük önem taşımaktadır. Ar-Ge, aynı zamanda fikri mülkiyetin korunması ve geliştirilmesi yoluyla bir ülkenin kültürel ve bilimsel mirasının zenginleşmesine de katkıda bulunur.
Başarılı Ar-Ge İçin Stratejiler ve Destek Mekanizmaları
Ar-Ge'den beklenen faydaların tam olarak sağlanabilmesi için, kapsamlı stratejilerin belirlenmesi ve etkili destek mekanizmalarının oluşturulması gereklidir. Devletin, özel sektörün ve akademik dünyanın uyumlu işbirliği, Ar-Ge ekosisteminin başarısı için kilit rol oynamaktadır. Bu işbirliği, finansman kaynaklarının çeşitlendirilmesi, vergi teşviklerinin sağlanması, fikri mülkiyet haklarının korunması, uluslararası işbirliklerinin teşvik edilmesi ve nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi gibi alanlarda somutlaşmalıdır.
Başarılı bir Ar-Ge yol haritasının temel unsurları şunlardır:
Bu stratejilerle birlikte, kurumların kendi içlerinde de bir Ar-Ge kültürünü benimsemeleri esastır. Sürekli öğrenme, deneme ve yenilikçilik, şirketlerin dinamik kalmasını sağlar. Örneğin, yeni bir inovatif yazılım geliştirme süreci aşağıdaki gibi conceptualize edilebilir:
Bu döngü, Ar-Ge sürecinin doğasındaki deneme, hata yapma ve iyileştirme prensibini özetler. Bilimsel ve teknik yayınlara erişim, konferanslara katılım ve sektördeki gelişmeleri takip etmek de Ar-Ge sürecinin ayrılmaz parçalarıdır. Daha fazla bilgi ve örnek projeler için Ar-Ge ve İnovasyon Portalı gibi kaynaklar incelenebilir.
Sonuç
Ar-Ge ile başlayan dönüşüm, sadece ekonomik büyümeyi ve rekabetçiliği değil, aynı zamanda daha adil, daha sürdürülebilir ve daha yaşanabilir bir gelecek inşa etme potansiyelini de içinde barındırır. Bu süreç, ulusal ve küresel ölçekte işbirliğini, disiplinlerarası yaklaşımları ve sürekli öğrenmeyi gerektirir. Geleceğin rekabetçi dünyasında var olabilmek ve toplumsal refahı artırabilmek için Ar-Ge'ye yapılan yatırımlar, sadece bir tercih değil, bir zorunluluktur. Her alanda inovasyonu teşvik ederek, bilgiye dayalı ekonomiler inşa etmeli ve Ar-Ge'nin itici gücüyle çağın gerektirdiği dönüşümü cesurca gerçekleştirmeliyiz. Bu dönüşüm, bireysel yetkinliklerden ulusal stratejilere kadar her seviyede benimsenmeli ve desteklenmelidir. Ar-Ge'ye yapılan her yatırım, aslında geleceğe yapılan en değerli yatırımdır ve tüm toplum için kalıcı faydalar sağlayacaktır.
Günümüzün hızla değişen küresel dinamiklerinde, ülkelerin ve şirketlerin rekabetçiliklerini sürdürebilmeleri, ancak sürekli inovasyon ve Ar-Ge (Araştırma ve Geliştirme) faaliyetlerine yatırım yapmalarıyla mümkündür. "Ar-Ge ile Dönüşüm Başlıyor" mottosu, sadece bir slogandan öte, modern ekonomilerin ve toplumların geleceğini şekillendirecek temel bir paradigma değişimini ifade etmektedir. Ar-Ge, mevcut teknolojileri geliştirmek, yeni ürünler ve hizmetler ortaya koymak, üretim süreçlerini optimize etmek ve iş modellerini dönüştürmek için bilimsel ve teknolojik bilginin sistematik bir şekilde uygulanmasıdır. Bu süreç, dijitalleşme, yapay zeka, nesnelerin interneti, büyük veri ve ileri imalat teknolojileri gibi alanlarda kaydedilen ilerlemelerle birlikte, her zamankinden daha kritik bir hale gelmiştir. Bir ülkenin Ar-Ge'ye yaptığı yatırım miktarı, o ülkenin ekonomik potansiyelini, teknolojik bağımsızlığını ve uluslararası arenadaki konumunu doğrudan etkiler. Ar-Ge faaliyetleri sayesinde, katma değeri yüksek ürünler üretilir, ihracat kapasitesi artırılır, istihdam yaratılır ve genel refah seviyesi yükseltilir. Bu nedenle, Ar-Ge sadece bir gider kalemi olarak değil, geleceğe yönelik stratejik bir yatırım olarak görülmelidir. Ar-Ge, yalnızca büyük ölçekli sanayi kuruluşları veya teknoloji devleri için değil, aynı zamanda KOBİ'ler ve girişimciler için de büyüme ve sürdürülebilirlik sağlamanın anahtarıdır. Toplumsal fayda odaklı Ar-Ge çalışmaları ise, sağlık, eğitim ve çevre gibi alanlarda yaşamsal sorunlara yenilikçi çözümler sunarak genel yaşam kalitesinin artırılmasına doğrudan katkıda bulunur.
Dijital Dönüşümde Ar-Ge'nin Rolü
Dijital dönüşüm, işletmelerin ve kamu kurumlarının iş yapış şekillerini, müşteri ilişkilerini ve operasyonel süreçlerini dijital teknolojileri kullanarak baştan aşağı yeniden yapılandırmasıdır. Bu dönüşümün en önemli itici gücü Ar-Ge'dir. Yapay zeka (AI), makine öğrenimi, büyük veri analitiği, bulut bilişim, blockchain ve siber güvenlik gibi teknolojiler, Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkmış ve şimdi dijital dönüşümün temel taşlarını oluşturmaktadır. Örneğin, bir üretim tesisinin sensörlerle donatılması, toplanan verilerin yapay zeka algoritmalarıyla analiz edilerek üretim verimliliğinin artırılması, kestirimci bakımın sağlanması veya hata oranlarının düşürülmesi Ar-Ge'ye dayalı dijitalleşme örnekleridir. Perakendeden sağlığa, finanstan eğitime kadar her sektörde, Ar-Ge yatırımları yeni dijital ürünlerin, platformların ve hizmetlerin geliştirilmesine olanak tanımaktadır. Bu sayede, müşteri deneyimleri kişiselleştirilmekte, operasyonel maliyetler düşürülmekte ve pazara sunma süreleri kısalmaktadır. Özellikle siber güvenlik alanındaki Ar-Ge faaliyetleri, dijital altyapıların korunması ve veri güvenliğinin sağlanması açısından hayati önem taşımaktadır. Dijital dönüşümle birlikte ortaya çıkan yeni iş modelleri ve ekosistemler de tamamen Ar-Ge temelli inovasyonların bir sonucudur. Dijital ikizler, artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik gibi teknolojiler, Ar-Ge ile geliştirilerek eğitimden tasarıma, bakımdan satışa kadar birçok alanda devrim yaratmaktadır. Bu teknolojiler sayesinde, gerçek dünya sistemleri simüle edilebilir, karmaşık veriler görselleştirilebilir ve çalışanlar için daha güvenli, verimli çalışma ortamları yaratılabilir.
Endüstriyel Dönüşüm ve Sanayi 4.0
Sanayi 4.0 veya Dördüncü Sanayi Devrimi, üretimde akıllı otomasyon, robotik, 3D baskı, sanal gerçeklik, dijital ikizler ve nesnelerin interneti gibi teknolojilerin entegrasyonunu ifade eder. Bu devrim, Ar-Ge'nin en somut uygulama alanlarından biridir. Akıllı fabrikalar, kendi kendine öğrenen makineler, merkezi olmayan üretim sistemleri ve otonom robotlar, yoğun Ar-Ge çalışmaları sonucu gerçeğe dönüşmüştür. Geleneksel üretim yöntemlerinden, esnek, özelleştirilmiş ve yüksek verimli üretime geçiş, Ar-Ge'nin öncülüğünde gerçekleşmektedir. Malzeme bilimi alanındaki Ar-Ge, daha hafif, daha dayanıklı, daha işlevsel ve daha sürdürülebilir yeni malzemelerin geliştirilmesini sağlamaktadır. Enerji verimliliği, atık yönetimi, döngüsel ekonomi prensipleri ve karbon ayak izinin azaltılması gibi çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada da Ar-Ge kilit bir role sahiptir.
Bu bağlamda, her ülkenin kendi Sanayi 4.0 yol haritasını Ar-Ge'ye dayalı olarak oluşturması, küresel değer zincirlerinde üst sıralara tırmanabilmesi için elzemdir. Endüstriyel dönüşüm, sadece üretim süreçlerini değil, aynı zamanda tedarik zinciri yönetimini, lojistiği ve hatta çalışanların yetkinliklerini de dönüştürmektedir. Robotik ve otomasyon teknolojilerindeki ilerlemeler, insan-robot işbirliğini yeni bir boyuta taşırken, Ar-Ge bu işbirliğinin verimliliğini ve güvenliğini artırmak için sürekli yeni çözümler sunmaktadır. Öngörücü bakım sistemleri, Ar-Ge sayesinde geliştirilen algoritmalarla makinelerin arızalarını önceden tespit ederek plansız duruşları minimize etmekte, bu da üretim sürekliliğini ve karlılığı doğrudan artırmaktadır. Akıllı sensörler ve ağ sistemleri ile donatılmış üretim hatları, tüm süreç boyunca veri toplayarak gerçek zamanlı analizlere olanak tanır ve böylece sürekli optimizasyon sağlanır.Danimarkalı fütürist Rolf Jensen'in dediği gibi: "Gelecekteki savaşlar, fikir savaşları olacak ve bu savaşlar, Ar-Ge laboratuvarlarında kazanılacak."
Ar-Ge'nin Ekonomik ve Sosyal Etkileri
Ar-Ge yatırımlarının ekonomik getirileri oldukça fazladır. Yeni ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi, şirketlerin pazar paylarını artırmasına, yeni pazarlara girmesine ve genel olarak karlılıklarını yükseltmesine yardımcı olur. Bu durum, ülke ekonomisine katma değer olarak geri döner. Ayrıca, Ar-Ge faaliyetleri nitelikli iş gücüne olan talebi artırır, böylece işsizlik oranlarının düşmesine ve istihdamın kalitesinin yükselmesine katkıda bulunur. Bilim insanları, mühendisler, araştırmacılar, teknik elemanlar, veri bilimcileri ve AI uzmanları için yeni kariyer fırsatları yaratır. Küresel rekabet gücü açısından, Ar-Ge; bir ülkenin ihracatını çeşitlendirmesi, dış ticaret fazlası vermesi ve uluslararası pazarlarda daha güçlü bir konuma gelmesi için vazgeçilmezdir. Sosyal açıdan bakıldığında, Ar-Ge sağlık, eğitim, ulaşım, çevre, enerji ve gıda gibi alanlarda yaşam kalitesini artıran çözümler sunar. Örneğin, yeni ilaçların, tıbbi cihazların, çevre dostu enerji kaynaklarının veya akıllı tarım teknolojilerinin geliştirilmesi doğrudan Ar-Ge'nin bir sonucudur. Toplumun sorunlarına çözüm üreten, daha yaşanabilir, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir dünya inşa etme hedefi de Ar-Ge'nin temel motivasyonlarından biridir. Bu dönüşümün sürdürülebilir olması için üniversite-sanayi işbirliğinin güçlendirilmesi, Ar-Ge merkezlerinin ve teknoparkların sayısının artırılması, gençlerin bilim ve teknolojiye yönlendirilmesi, özellikle STEM alanlarında yetenek havuzunun genişletilmesi gibi adımlar büyük önem taşımaktadır. Ar-Ge, aynı zamanda fikri mülkiyetin korunması ve geliştirilmesi yoluyla bir ülkenin kültürel ve bilimsel mirasının zenginleşmesine de katkıda bulunur.
Başarılı Ar-Ge İçin Stratejiler ve Destek Mekanizmaları
Ar-Ge'den beklenen faydaların tam olarak sağlanabilmesi için, kapsamlı stratejilerin belirlenmesi ve etkili destek mekanizmalarının oluşturulması gereklidir. Devletin, özel sektörün ve akademik dünyanın uyumlu işbirliği, Ar-Ge ekosisteminin başarısı için kilit rol oynamaktadır. Bu işbirliği, finansman kaynaklarının çeşitlendirilmesi, vergi teşviklerinin sağlanması, fikri mülkiyet haklarının korunması, uluslararası işbirliklerinin teşvik edilmesi ve nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi gibi alanlarda somutlaşmalıdır.
Başarılı bir Ar-Ge yol haritasının temel unsurları şunlardır:
- Ulusal Ar-Ge Stratejisinin Belirlenmesi: Ülkenin güçlü olduğu, stratejik öneme sahip ve öncelik vermesi gereken teknoloji alanlarının (örneğin, yapay zeka, biyoteknoloji, enerji depolama) tespit edilmesi ve bu alanlara odaklanılması.
- Finansal Destek Mekanizmalarının Çeşitlendirilmesi: Hibe programları, risk sermayesi, melek yatırımcılık, teknoloji transfer ofisleri ve Ar-Ge kredileri gibi çeşitli finansman seçeneklerinin sunulması ve erişilebilirliğinin artırılması.
- Nitelikli İnsan Kaynağının Yetiştirilmesi: Fen, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) eğitimine ağırlık verilmesi, araştırmacılar için cazip kariyer yollarının oluşturulması ve beyin göçünün önlenmesi.
- Uluslararası İşbirliğinin Güçlendirilmesi: Yurtdışı araştırma kuruluşları, üniversiteler ve şirketlerle ortak projelerin teşvik edilmesi, uluslararası fonlara erişimin kolaylaştırılması.
- Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması: Patent, faydalı model, ticari sır ve telif haklarının etkin bir şekilde korunması, inovasyonun teşvik edilmesi ve ticarileşmenin desteklenmesi.
- Ar-Ge Kültürünün Yaygınlaştırılması: Toplumda bilim ve inovasyon bilincinin artırılması, risk alma, deneme ve başarısızlıktan ders çıkarma kültürünün benimsenmesi.
- Teknoloji Transferi ve Ticarileşme: Akademik bilginin sanayiye aktarılması ve inovatif fikirlerin pazara sunulması süreçlerinin hızlandırılması.
Bu stratejilerle birlikte, kurumların kendi içlerinde de bir Ar-Ge kültürünü benimsemeleri esastır. Sürekli öğrenme, deneme ve yenilikçilik, şirketlerin dinamik kalmasını sağlar. Örneğin, yeni bir inovatif yazılım geliştirme süreci aşağıdaki gibi conceptualize edilebilir:
Kod:
FUNCTION InovasyonGeliştirmeDöngüsü(BaşlangıçFikri):
IF BaşlangıçFikri.PazarPotansiyeli > MinimumEşik AND BaşlangıçFikri.TeknolojikFizibilite == TRUE THEN
ADIM_1: DerinlemesinePazarAraştırması(BaşlangıçFikri)
ADIM_2: KonseptVeTasarımGeliştirme(DetaylıPazarAnaliziSonuçları)
ADIM_3: PrototipÜretimiVeTestler(IteratifDöngü: Geliştir -> Test Et -> GeriBildirimAl -> İyileştir)
IF TestSonuçları.KabulEdilebilirlikDüzeyi == Yüksek THEN
ADIM_4: ÖlçeklendirmeVeÜretimHazırlığı(PazarStratejisi, PazarlamaPlanı)
RETURN YeniÜrün/Hizmet
ELSE
ADIM_5: KapsamlıDüzeltmeVeYenidenDeğerlendirme(TestRaporları, KullanıcıGeriBildirimleri)
RETURN InovasyonGeliştirmeDöngüsü(DüzeltilmişFikir)
END IF
ELSE
RETURN FikirReddedildiVeyaBeklemeyeAlındı
END IF
END FUNCTIONBu döngü, Ar-Ge sürecinin doğasındaki deneme, hata yapma ve iyileştirme prensibini özetler. Bilimsel ve teknik yayınlara erişim, konferanslara katılım ve sektördeki gelişmeleri takip etmek de Ar-Ge sürecinin ayrılmaz parçalarıdır. Daha fazla bilgi ve örnek projeler için Ar-Ge ve İnovasyon Portalı gibi kaynaklar incelenebilir.
Sonuç
Ar-Ge ile başlayan dönüşüm, sadece ekonomik büyümeyi ve rekabetçiliği değil, aynı zamanda daha adil, daha sürdürülebilir ve daha yaşanabilir bir gelecek inşa etme potansiyelini de içinde barındırır. Bu süreç, ulusal ve küresel ölçekte işbirliğini, disiplinlerarası yaklaşımları ve sürekli öğrenmeyi gerektirir. Geleceğin rekabetçi dünyasında var olabilmek ve toplumsal refahı artırabilmek için Ar-Ge'ye yapılan yatırımlar, sadece bir tercih değil, bir zorunluluktur. Her alanda inovasyonu teşvik ederek, bilgiye dayalı ekonomiler inşa etmeli ve Ar-Ge'nin itici gücüyle çağın gerektirdiği dönüşümü cesurca gerçekleştirmeliyiz. Bu dönüşüm, bireysel yetkinliklerden ulusal stratejilere kadar her seviyede benimsenmeli ve desteklenmelidir. Ar-Ge'ye yapılan her yatırım, aslında geleceğe yapılan en değerli yatırımdır ve tüm toplum için kalıcı faydalar sağlayacaktır.
